Serdar Akça 18.12.2009

HEPİMİZ ÂDEMİN ÇOCUKLARIYIZ

Doğarken hiç birimize hangi milletin mensubu olarak doğmak istersin, hangi dili konuşmak istersin, hangi kara parçası üzerinde yaşamak istersin diye sorulmadı. Bırakın bu kadar geneli hangi anne babanın çocukları olacağımız bile sorulmadı. Yaratıldık.
 

Allahın takdir ettiği millete mensup olarak, takdir ettiği dili konuşarak ve takdir ettiği kara parçası üzerinde. Anne babamızın kimliği de bu takdirin bir parçası. İlk yaratılan insan Hz. Âdem (as) ve Hz. Havva annemiz. Tüm insanlık nesli bu iki insandan çoğaldı. Yani kim ne kadar köklerini araştırırsa araştırsın son nokta burası. Bu noktada ırkınızın da, damarlarınızda taşıdığınız kanında bir anlamı kalmıyor.

Ancak Hz. Âdem neslinde Habil ile Kabil arasındaki yol ayrımında bir tercih zorunluluğu ortaya çıkıyor. Hak veya batıl. Bizler bu noktada tercihini haktan yana kullanmış ve bu dairenin içinde toplanmış insanlarız. İşte bu ortak paydada buluşan herkes kardeşimizdir. Aynı dairenin içerisinde farklı millete mensup olmamız, farklı dili konuşmamız ve farklı coğrafyalarda yaşamamız tanışıp bilişelim diye yaratıcımızın takdiridir. Bu takdirin farkında olmak yeryüzü imtihanın sırrının da bir parçası. İmtihanın final sorularının arasında hangi milletten olduğumuz, hangi dili konuşup hangi coğrafyada yaşadığımız yer almıyor.

İnsan her ne kadar anne babasını bile seçemiyorsa da ebeveyni hak dairesinin dışında bile olsa ebeveyn için yaratıcının takdir ettiği hukukunda başımızın üzerinde yeri var. Onları sever ve sayarız. Gerekirse inancını yaşayacağı mabede kadarda sırtımızda taşırız. Bu milletimiz içinde geçerlidir; yaşadığımız toprak üzerindeki insanlar içinde.

Anlatmak istediğimiz temel vurguyu peygamberimiz veda hutbesinde ne güzel özetlemiş:‘‘Ey insanlar!  Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında  en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır…’’

Bugünlerde ülkemizde yaşadığımız gelişmeler bu temel düsturları bir kere daha hatırlamamızı gerektiriyor. İnsanlarımızı sokaklara döküp birbirini taşlatanlar henüz üzerinden 100 yıl bile geçmeden Balkanlarda oynadıkları oyunun bir benzerini farklı bir senaryo ve aktörlerle yeniden sergiliyorlar. Balkanları yuttukları gibi ülkemizin bir bölgesini daha yutmaya çalışıyorlar. Bizi birbirimize kenetleyen düsturları unutturup etnik kökenlerimizi ayrıştırıcı bir unsur olarak dayatıyorlar.

Evet, bu oyunu bozmalıyız. Ama bunun için ortak paydamızın dışında Allahın helal kıldığı hiçbir şeyi bir diğerimize haram kılma hakkını da kendimizde görmemeliyiz. Mesela yaratıcı hiç kimse için herhangi bir dilin konuşulmasını yasaklayan bir hüküm getirmemiştir. O halde bizde getirmemeliyiz. Bu sadece dil için böyle olmamalı. Batıdakinin doğudakinden, kuzeydekinin güneydekinden hiçbir farkının olmadığı ve herkesin insan hak ve hürriyetinin tam olarak anayasa ile güvence altına alındığı bir yapıyı elbirliği ile oluşturmalıyız. Bunun oluşmasında aracılara ve araya giren fitnecilere ihtiyacımız yok. Bu sebeple herkesin kimin peşine düştüğünü gözden geçirmesinde fayda var. Eğri cetvelle doğru çizgi çizilmez. Temel ölçü hak dairesi ve tevhit inancı. Bizi birbirimize kenetleyecek en önemli unsur bu.

Değilse yavaş yavaş kabirlerin başına gidip ölülerin bile milliyetinin sayılacağı günlere doğru sürükleniyoruz.

Son olarak meramımızı bir de İstiklal şairi M.Akif Ersoy’un diliyle söyleyelim:

Arnavutluk ne demek, var mı şeriatta yeri
Küfr olur başka değil, kavmini sürmek ileri
Arab’ın Türk’e, Laz’ın Çerkez’e yahut Kürd’e
Acem’in Çinli’ye, rüçhanı mı varmış nerde?
İslamiyet’te anasır mı olur ne gezer
Fikr-i milliyeti tel’in ediyor Peygamber
En büyük düşmanıdır ruh-i Nebi tefrikanın
Adı batsın onu İslam’a sokan kaltabanın.



Serdar Akça
HEPİMİZ ÂDEMİN ÇOCUKLARIYIZ 18.12.2009
ŞU BİZİM KIBRIS VE SEÇİMLER 23.04.2009
YENİCE İÇİN ÇIKIŞ YOLU-2  03.01.2009
YOLA DOĞRU DEVAM ETMEK 30.07.2008
YENİCE NASIL KURTULUR ?  20.05.2008
BİR ÇIKIŞ YOLU: TIBBİ VE KOZMETİK BİTKİLERİ 10.04.2008
SICAK PARA SOĞUK KRİZ 03.02.2008
PAKİSTAN’DA KAOS KİMİN İŞİNE YARAR? 01.01.2008
TAYLAND GEZİ NOTLARI 17.02.2007
ÇİN İZLENİMLERİM 03.12.2007
GELİN 1915 OLAYLARI KADAR 1918 OLAYLARINI DA KONUŞALIM 24.10.2007
ŞEHİR LOBİCİLİĞİ 22.09.2007
BÖLGE SANAYİİNİN TÜRKİYE LİSTESİNDEKİ YERİ 24.8.2007
KARABÜK-NE YAPILMALI 27.07.2007