Yola Doğru Devam Etmek


Serdar Akca 30.07.2008
 
Ak Parti hakkındaki kapatma davası nihayet neticelendi. Siyasi partiler millet tarafından kurulmalı ve sandık sonuçlarına göre yine millet tarafından kapatılmalı. Bir partinin yargı kararı ile kapatılması ancak teröre ve şiddete bulaşması halinde mümkün olmalıdır.

 

Kapatma davasında savcılığın iddialarını okuyunca kapatılmak istenen Ak Parti değil millet diye vurgulamıştık. Zira iddianamede yer alan ve özelliklede temel insan hak ve özgürlükleri ile ilgili hususları dikkate alarak bu iddianın sahiplerinin bu konularda özgürlük bekleyen ve milletimizin büyük bir kesimini oluşturan halkı uzaya gönderip oradan da kendi kafalarına uygun yeni bir millet getirmesi gerektiğini düşünmüştük.

 

14 Marttan bu yana geçen sürecin Türkiye’ye maliyetleri hakkında herkes farklı şeyler söyledi. Ama umarız mahkeme tarafından verilen bu kapatmama kararı ile hiç olmazsa bir normalleşme süreci başlar ve bu süreçte iktidar partisinin mağduriyetleri ile değil icraatlarıyla milletin önüne çıkacağı demokratik bir zemin oluşur.

 

Fakat kararın matematiksel denklemi üzerinde de ciddiyetle durmak gerekiyor. Zira karar kılı kılına bıçak sırtında bir karar. Dolayısıyla mahkemenin verdiği bu kararın rey tercihlerinin önümüzdeki süreçte benzer gerekçelerle yeni davaların açılması için bir cesaret unsuru oluşturabileceğini unutmamak gerekir.

 

Hepimizin bildiği gibi 2001 yılına kadar parti kapatma kararı salt çoğunluk ile alınıyordu. 2001 yılında DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti döneminde Anayasa ve Siyasi Partiler Kanununda yapılan değişikliklerle parti kapatma için 5'te 3 çoğunluk öngörüldü. Yani 11 üyeli mahkemede 7 üyenin oyu zorunlu kılındı. Bugün Ak Parti’yi sadece ½ oranında hazine yardımından mahrum bırakarak bıçak sırtından döndüren işte bu değişikliktir.

 

Oysa Ak Parti tam 7 yıldır iktidarda. Ama bu 7 yıl zarfında herkesin değişmeli dediği Siyasi Partiler kanununda bir değişiklik yapmadı. Gerek 3 Kasım seçimleri sonrası gerekse 22 Temmuz seçimleri sonrası seçim neticelerinin verdiği güç ile yapılan ilk açıklamalar ne kadar ümit verici ise atılmayan adımlarlar da o kadar hayal kırıklığı olageldi.

 

Şimdi mahkemenin bu olumlu kararı ile Ak Parti bundan sonraki tüm mazeretlerini geçersiz kılacak yeni bir seçim sonrası zaferi gibi önemli bir milatla karşı karşıya. Nitekim karar sonrası yapılan açıklamalar kısmen de olsa seçim zaferi edasıyla yapılan konuşmalara benziyor. Ama bu milat daha öncekiler gibi iyi yazılmış demokrasi nutuklarından ibarette kalmamalı.

 

Görünen o ki artık parti kapatma davaları Anayasa Mahkemesine ağır gelmektedir. Anayasa Mahkemesi başkanının dava sonucunu açıklamak için yaptığı konuşmada bu açık bir biçimde görülüyor. Bu sebeple Ak Parti’nin ilk yapması gereken daha önce bu konuda kendisinden beklenen ve atmadığı adımları atmasıdır. Yani parti kapatmaları zorlaştırmak için Siyasi Partiler Kanunu ve ilgili Anayasa maddelerini değiştirmesi ve geniş anlamda Türkiye'nin ihtiyacı olan bir  sivil Anayasayı gerçekleştirmesidir. Stresli konuların iş yükü altında ezilen Anayasa Mahkemesi ile ilgilide  Anayasa mahkemesinin kurulduğu günden bu yana süre gelen geleneksel yapısına ilişkin sıkıntıları giderecek günün şartlarına uygun yeni düzenlemeler yapmasıdır.

 

Hatırlarsanız bir önceki Anayasa Mahkemesi başkanı Mustafa Bumin mahkemenin mevcut üye sayısıyla artan iş yükünün altından kalmakta zorlandığını ve üye sayısının arttırılması gerektiğini ifade etmiş ve bu çağrıyı açık bir adrese teslim şeklinde Ak Parti hükümetine yapmıştı. Eğer Ak Parti o gün bu çağrıyı değerlendirseydi ve üye sayısını 22’ye çıkararak 11 üyeyi meclisten seçerek mahkeme üyeliğine atama düzenlemesi getirseydi Türkiye bu kadar gerilimli bir siyasi süreç yaşamamış olacaktı. Eminim ki Yargıtay başsavcısı da bu davayı açmayacaktı. Hiç şüphesiz ki savcıyı cesaretlendiren en önemli etkenlerden birisi mahkeme üyelerinin deşifre olmuş kimlikleri ve kimler tarafından atanmış olduklarıdır.

 

İşte o gün Ak Parti kendi ayağıyla gelen bu teklifi görmezden gelmişti. Şimdi benzer bir çağrı ile yine karşı karşıya. Bu çağrı Haşim Kılıç’ın dava kararını açıklama konuşmasında açık bir biçimde şu şekilde yer alıyor:''Tabii ki bizim bu davada karar verirken bir partinin kapatılmasıyla ilgili hiçbir arkadaşımız mutlu olduğunu söyleyemez. Biz de demokrasi adına herkes gibi bu parti kapatma davalarında karar vermede çok ciddi sıkıntılar çekiyoruz. Bunu da nitekim yine bu davada arkadaşlarımız ne yazık ki dile getirmiştir. Ancak ne yazık ki bu konuda çağdaş demokratik ülkelerle olan bir beraberliği sağlamak adına yapılması gereken Anayasal ve yasal değişiklikler yapılmayıp, ne zaman bir siyasi parti kapatma davası gündeme gelir, o zaman bu kuralların yapılması gerektiği çok ciddi bir şekilde, hızlı bir şekilde tartışılmaya başlar. Oysa bunun böyle olmaması gerekir. Siyasi parti kapatma davaları daha açılmadan ilgili siyasi partilerimizin bir uzlaşma içerisinde bu konuda yapılması gereken değişikliklerin yapmasını arzu ederdik. Ama maalesef bu güne kadar pek gerçekleşmedi ve bu tartışmalar siyasi parti kapatma davaları açıldığı andan itibaren yine canlılığını kazandı. Biz bu vesileyle bir kez daha siyasi aktörlerimize buradan seslenmek istiyoruz: Eğer bu konuda bir rahatsızlık varsa topluma ters gelen kurallar, anayasa değişiklikleri varsa bu konuda uzlaşarak bu değişiklikler süratle yapılabilmelidir.’’

 

Eskilerin güzel bir sözü var neticeye ulaşamama yol yordam bilmemekten kaynaklanıyor anlamına gelen vusulsüzlük usulsüzlüktendir diye. Ak Parti şimdi yeni bir yolun başında ve umut ederiz ki bu kez yola devam ederken önünü görür ve doğru adımlar atarak işe başlar. Zira parti kapatılmamıştır doğru ama mevcut karar bir giyotin gibi ince bir çizgide başlarının üzerlerinde durmaktadır.


30-07-2008 Serdar Akca



YENİCE İÇİN ÇIKIŞ YOLU-2  03.01.2009
YOLA DOĞRU DEVAM ETMEK 30.07.2008
YENİCE NASIL KURTULUR ?  20.05.2008
BİR ÇIKIŞ YOLU: TIBBİ VE KOZMETİK BİTKİLERİ  10.04.2008
SICAK PARA SOĞUK KRİZ 03.02.2008
PAKİSTAN’DA KAOS KİMİN İŞİNE YARAR? 01.01.2008
TAYLAND GEZİ NOTLARI 17.02.2007
ÇİN İZLENİMLERİM 03.12.2007
GELİN 1915 OLAYLARI KADAR 1918 OLAYLARINI DA KONUŞALIM 24.10.2007
ŞEHİR LOBİCİLİĞİ 22.09.2007
BÖLGE SANAYİİNİN TÜRKİYE LİSTESİNDEKİ YERİ 24.8.2007

KARABÜK-NE YAPILMALI 27.07.2007