Serdar Akça 23 Nisan 2009

ŞU BİZİM KIBRIS VE SEÇİMLER


Saadet Partisi genel merkezi adına Kıbrıs erken genel seçimlerini izlemek üzere 13–21 Nisan tarihleri arasında İstanbul teşkilatımız dış ilişkiler birim başkanı Mustafa Kaya ile birlikte bir hafta süre ile Kıbrıs’ta idik.
Kıbrıs’ta bulunduğumuz süre içerisinde Kıbrıs’taki bazı partilerin genel merkezlerini ve genel başkanlarını ziyaret ettik. Bu kapsamda UBP genel merkez yöneticileri, DP genel Başkanı Serdar Denktaş, CTP Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, ÖRP genel Başkan Yardımcısı Okyay Sadıkoğlu ve HİS Parti Genel Başkanı Ahmet Yönlüer ve partinin başkanlık divanı üyeleri ile görüşmelerde bulunduk. Milletvekili adayları ile görüştük. Partilerin Lefkoşa, Gazi Mağusa, Girne, Güzelyurt ve İskele ilçe merkezlerinde ve bağlı köylerinde çalışmalarını yerinde izledik. Halk ile sohbet etme imkânı bulduk ve adanın en büyük sivil toplum kuruluşu olma özelliği taşıyan Evrensel Sevgi ve Kardeşlik Derneği genel merkez ve şube yetkilileri ile bir araya geldik. Eskad’ın düzenlediği seminerlere katıldık ve onlarla Türkiye ve Dünya’da meydana gelen son siyasi olaylara ilişkin görüşlerimizi paylaştık
 
Kıbrıs’ta seçimlerde ülke ve bölge barajı uygulaması yapılmaktadır: Baraj %5’tir.Toplam seçmen sayısı 160 bin olup bunun yaklaşık 100 bini sonradan adaya gelip yerleşen Türkiye kökenli seçmenlerden oluşmaktadır. Toplam 5 seçim bölgesi bulunmaktadır: Lefkoşa 16 milletvekili, Gazimağusa 13 milletvekili, Girne 9 milletvekili, Güzelyurt 6 milletvekili, İskele 6 milletvekili. Meclis toplam 50 milletvekilinden oluşmaktadır. Oy kullanmada 3 seçenek bulunmaktadır: a.Partiye oy verme (Mühür).b.Partiye oy verme ve aynı partinin adayları arasından en az bölge milletvekili aday sayısının yarısı kadar tercihte bulunma (Tik).
c.Karma oy verme: En az 2 partinin milletvekili adayları arasından yine en az bölge aday sayısının yarısı kadar isim tercihinde bulunma. Karma ve tik yöntemi ile oy verme adayları şahsi çalışmaya itmekte ve parti genel başkanı ve partiyi bile gölgede bırakacak bir rekabet oluşturmaktadır.
 
Meclis 50 milletvekilinden oluşmaktadır. Bir partinin gurup kurması için en az 5 milletvekiline sahip olması gerekmektedir. Grubu olmayan partiler komisyonlarda üye bulunduramamaktadır. Güvenoyu için 25 oy yeterlidir. Hükümet 10 bakandan oluşmaktadır.
 
19 Nisanda adada yapılan seçim bir erken genel seçimdi. Seçimler normal süresinden bir yıl erken yapılmıştır. Esasında bu mevcut CTP-ÖRP koalisyon hükümetinin de başarısız olduğu anlamına gelmektedir. Ayrıca kendisini iktidara getiren AB-Annan planı sürecinin ve bu süreci destekleyen Ak Parti hükümetinin Kıbrıs politikalarının da çöktüğü anlamına gelmekteydi.
 
Seçime 7 siyasi parti girmiş olup bunlardan 3 tanesi ilk kez seçime girmiştir. Bunlar: Özgürlük ve Reform Partisi (ÖRP),Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP),Halk İçin Siyaset Partisi (HİS Parti).
 
Bu değerlendirme yazımızın önemli bir bölümünde seçime giren bu partilerle ilgili ve dolayısıyla da adanın siyasi atmosferine ilişkin kısa bilgileri  ve yazımızın son bölümünde ise bazı genel gözlemlerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
 
1.Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP):
Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyerdir. CTP,Cumhurbaşkanı M.li Talat’ın eski partisidir. Talat’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra partinin genel sekreteri genel başkanlık ve hükümet görevini üstlenmişti. Parti adanın köklü partilerinden birisi olmasına rağmen hep muhalefette kalmış ancak son seçimlerde Türkiye’nin yeni iktidar partisi AK Parti’nin geleneksel Kıbrıs politikasını AB görüşmeleri çerçevesinde değiştirmesi üzerine iktidarı yakalayabilmiştir Ancak parti bu seçimlerde çok ciddi bir oy kaybı yaşayarak yeniden ana muhalefete düştü.
 
Talat ve Soyer iktidarlarını koruyabilmek için ellerinden gelen her türlü kozu oynadılar. Bunların son halkası Ergenekon tartışmalarının adaya taşınması ve özellikle Eroğlu ve eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Ergenekon ile ilişkilendirilmesi olmuştur. Ancak burada önce Denktaş’ı da işin içine karıştırması sonrada yanlış anlamışım diyerek özür dilemesi olayı kendi aleyhine cevirmeye yetmiş ve artmıştır. Yine iktidarlarını koruyabilme adına Talat Cumhurbaşkanlığı makamı gereği tarafsız olması gerekmesine rağmen açık bir biçimde CTP’yi işaret eden açıklamalarda bulunmuştur. Ayrıca Talat’ın 15 Nisanda gerçekleştirdiği ABD ziyareti ve Hillary Clinton görüşmesi de adadaki seçimleri CTP lehine etkilemeye çalışma girişimi olduğu görülmektedir.
 
Hiç şüphesiz ki bu seçim hezimetinin arkasında kendilerini iktidara taşıyan AB’nin vaatlerinden hiç birisini yerine getirmemesi yatmaktadır. Özellikle yes be annem olarak kamuoyuna yansıyan Annan planı referandumuna %65 oranında evet diyen Türk kesiminin AB’den ciddi ekonomik katkı beklentileri oluşturulmuştu. Referandum oylamasından önce referandum taraftarlarının adada verdiği sözlerin hiç birisinin yerine gelmemiş olması halkın bu seçimlerde sandık başına tepkili gitmesine sebep olmuştur.Buna birde güneydeki Rum kesiminin görüşmeleri tıkayan yaklaşımları eklenince domino taşında devrilme hızlanmıştır.Dünyadaki ekonomik krizin adaya yansımaları ,yaşanan ekonomik sıkıntılar, bütçe açığını kapatmak için ağır yeni vergilerin konulması ve sosyal güvenlik alanında kısıtlama içeren düzenlemelerin yapılması hükümet için sonun başlangıcı olacak bir yolu hazırlamıştır.Buna birde kötü yönetim ve bakanlar ile ilgili kamuoyuna yansıyan olumsuzluklar eklenince bardak taşma noktasına gelmiştir.Bardağı taşıran son damla ise adada yaşayan Kıbrıs vatandaşı göçmen Türklere adanın kapılarını gösterme ve geriye gönderme olarak yorumlanabilecek bir takım düzenlemeler yapılması ve onları tedirgin edecek davranışlar sergilenmesi olmuştur.
 
Bu seçimlerde AK Parti adada CTP-ÖRP koalisyon İktidarı’nın devamını ister bir yaklaşım sergilemiştir. Örneğin 15 Nisanda adaya bir ziyaret gerçekleştiren Egemen Bağış'ın yaptığı açıklamalarda bunu görmek mümkündür. Ayrıca Derviş Eroğlu’nun Ankara’dan istediği randevuların reddedildiği bilinmektedir. Yine Egemen Bağış’ın bu ziyaretinde bir üniversitedeki konferansına Eroğlu’nun davetli olmamasına rağmen gittiği, taraftarlarına Egemen Bağış'ı sıkıştıran bireysel sorular sordurduğu ve oluşturduğu fiili durumla sayın bakanı Rektör’ün odasında kendisini kabul etmek zorunda bıraktığı bilinmektedir.
 
Adaya Kemal Anadol başkanlığında bir CHP heyeti gözlemci olarak geldi. Ancak halk bu ziyareti CTP’ye destek vermek için adaya geldiler şeklinde yorumlamıştır.
 
Burada dikkat çeken noktalardan bir tanesi de şudur: Türkiye’de Ak Parti tam olarak sol ve onun en güçlü temsilcisi CHP ile amansız bir mücadele içinde iken ve bu mücadelede oluşturdukları gerilimden beslenirken hükümet eliyle adada bir sol partiyi desteklemesi hatta bu konuda CHP ile aynı safta yer alması oldukça düşündürücü olsa gerektir.
 
2.Ulusal Birlik Partisi (UBP):
Derviş Eroğlu bu partinin 22 yıl genel başkanlığını yapmış ve bu sürecin 17 yılında başbakan,5 yılında ise bir şekilde mecliste veya hükümetlerde bulunmuştur. Son seçimi kaybedince çekilmiştir. Ancak siyaset dışında kalamamış ve geri dönmüştür. Ara dönemde de partinin başında Tahsin Ertuğruloğlu bulunmuştur. Ertuğruloğlu Derviş Eroğlu geriye dönünce çekilmek zorunda kalmıştır. Eroğlu Ertuğruloğlu’nu 6.sırada aday göstermiştir. Buda UPB içinde tercihli sistem ve bireysel çalışmayı öne çıkaracak bir çatışma oluşturmuştur.
 
UBP seçimlerden tam sınır noktasında tek başına iktidar olabilecek bir sonuçla galip olarak çıkmıştır. Ergenekon tartışmalarının damga vurduğu seçimlerde Eroğlu diğer genel başkanlarla açık oturuma çıkmamayı tercih etmiştir. Sonuca göre Ergenekon tartışmalarının seçmen nezdinde ters teptiği anlaşılmaktadır.
 
Eroğlu her fırsatta Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü dile getirse de görüşmelerin önünü tıkamayacaklarını ve Talat’a destek vereceklerini ifade eden açıklamaları bulunmaktır. Ancak kendi içinde tezat teşkil eden bu durumu nasıl yöneteceği ise merak konusudur. Seçim sonuçlarının belli olmasından sonra Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül’ün görüşmelerin devam etmesi konusunda Talat’a destek veren açıklamaları Eroğlu açısından bir çıkmaz oluşturmaktadır. Zira ekonomik olarak Kıbrıs’ın Türkiye’ye olan ihtiyacı Eroğlu’nun elini kolunu bağlayarak  UBP’yi CTP’leşme yoluna sokabilecek bir tehdit olarak durmaktadır.
 
Ancak her şeye rağmen UBP’nin seçim zaferi AKP Kıbrıs politikasının da çöktüğü ve vatandaşın AB sürecine kırmızı kart gösterdiği anlamına gelmektedir.
 
Derviş Eroğlu 2010 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisini köşke taşımak isteyecek ve hükümet denklemini buna göre yapılandırmak isteyecektir.
 
3.Özgürlük ve Reform Partisi (ÖRP):
Genel başkanı Turgay Avcıdır.Turgay Avcı Derviş Eroğlu’nun davetiyle UBP genel sekreteri ve Milletvekili olarak meclise girmiştir. Ancak istifa ederek 2007 yılında ÖRP’nin kuruluşunda rol oynamıştır. Parti var olan CTP-DP koalisyonun devrilmesine yol açacak UBP’den toplam 3 ve DP’den 1 milletvekili transferi yoluyla kurulmuştur. Hükümetin bu yolla devrilmesi Başbakan R.Tayyip Erdoğan’ın bir operasyonu şeklinde yorumlanmakta  ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin operasyonu yöneten kişi olduğu ifade edilmektedir.
 
ÖRP’nin kurulmasıyla var olan CTP-DP koalisyonu çökmüş ve yerine CTP-ÖRP koalisyonu hükümeti kurulmuştur. Ak Parti bu yolla kendi politikalarına ters gördüğü oğul Denktaş’ın partisini iktidar ortaklığından indirerek kendi kontrolünde daha teslimiyetçi bir partiyi koalisyon ortağı yapmıştır. 
 
Bu seçimlerde bazı Ak Partili milletvekilleri adaya gelerek ÖRP adına Türkiye kökenli seçmenlerin yoğun olduğu köylerde seçim çalışmalarına katılmışlardır.
 
Parti seçim sonuçlarına göre sadece 2 milletvekili çıkarabilmiştir. Partinin kasım ayında yapılacak genel kurulu bir genel başkanlık yarışına sahne olabilir. Zira parti kurmayları sonucu başarısız olarak değerlendirmektedirler. Hiç şüphesiz bu başarısız sonuçta en önemli etmenin partinin kuruluşunda kafalarda oluşan soru işaretlerini halkın affetmemesi ve partinin CTP’ ye koltuk değneği vazifesi görmesinin dışında etken bir varlık gösterememesinin etkisi bulunmaktadır.
 
Her ne kadar UBP tek başına iktidarı kurabilecek bir oy oranına sahip olsa da uzun süreli istikrar açısından koalisyon kurmayı tercih edebilir. Burada UBP’nin öncelikli tercihi ÖRP olacaktır. Çünkü Eroğlu Türkiye hükümeti ve AKP ile ilişkilerini yapılandırmak için ÖRP’yi kullanmayı tercih edebilir. Ancak seçim sürecinde ÖRP genel başkanı Turgay Avcı’nın Eroğlu ile ilgili sert bir yaklaşım sergilemiş olması burada sıkıntı oluşturacaktır. Bu kriz ise ÖRP’den meclis dışından bir isme bir bakanlık verilmesi yolu ile aşılabilir. ÖRP genel başkanı Turgay Avcı’nın partisini geleceğe taşıma adına bu durumu kabul etmesi bir olasılık olarak görünmektedir. Değilse partiyi hem idari hem de mali bir kriz bekliyor görünmektedir.
 
ÖRP kurulduktan sonra gençlik ve kadın Kolları eğitimleri Ankara’da Ak Parti Genel merkezinde yapılmıştır. ÖRP’nin seçim çalışmalarında propagandalarının temel argümanını Ak Parti ve hükümete yakınlıkları oluşturmaktaydı.
 
4.Demokrat Parti-DP:
Partinin genel başkanı Serdar Denktaş’tır. Bu seçimlerde babası Rauf Denktaş köy köy dolaşarak oğlu için oy istemiştir. DP’nin aldığı sonuçta şüphesiz bu etkili olmuştur. Ancak buna rağmen yüzde 3 civarında bir oy kaybederek %10,7 oyla 5 milletvekil çıkarabilmiştir.
 
Seçim gecesi Serdar Denktaş’ı ziyaret ettik. Yaptığımız ziyarette Serdar Denktaş sonucu şu şekilde değerlendi:
 
‘‘Hükümete müthiş bir öfke birikmişti. Son gece yüklü miktarda para dağıtıldı. UBP’ ye seçimde kullanmak üzere 1,5 milyon Euro geldi. Mustafa Sarıgül’de çok ciddi destek sağladı. Ergenekon ters tepti ve UBP’ ye yaradı. Sonuç koalisyona kalırsa koalisyona kapalıyım. UBP programı başarılı olamaz. Dolayısıyla vatandaş tercihinin kendisine yükleyeceği faturayı yaşayarak görsün. Bizim programımız iyi hazırlanmış bir programdı. Programımızın iktidar olmasını isterim.’’
 
Serdar Denktaş’ın her ne kadar koalisyona kapalıyım dese de koalisyonda yer almayı istediğini düşünmekteyim. Ayrıca Eroğlu eğer bir koalisyon hükümeti kurarsa en güçlü adaylardan biriside Serdar Denktaş olacaktır. Zira bu yolla hem daha güçlü bir hükümet kurmuş hem de yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağ seçmen nezdinde lehine avantaj sağlamış olacaktır.
 
Adada seçimlerde yasak olmasına rağmen oy kullanırken tercihini cep telefonu ile görüntülemeye çalışan 8 kişi için işlem başlatıldığı şeklinde gazetelere yansıyan haberler para dağıtıldı iddiasını doğrulayan bir karine olsa gerektir. Değilse vatandaş verdiği oyun fotoğrafını neden çekme ihtiyacı duyar?
 
5.Toplumcu demokrasi Partisi-TDP:
Genel başkanları Mehmet Avcıdır. Kıbrıs doğumlu olmayı öne çıkaran bir sol partidir.2 vekil çıkarmış ve 6.8 oy almıştır. CTP gibi çözüm görüşmelerinin devamından yana bir tavır sergilemektedir.
 
6.Bileşik Kıbrıs Partisi-BKP:
24 saatte Türk askerini adadan göndereceklerini, Türkiye ile ilişkileri sıfıra yakın bir çizgiye çekeceklerini söyleyebilen bir aşırı sol partidir. Buna rağmen % 2,4 oy almayı başarabilmesi düşündürücüdür.
 
7.Halk için siyaset Partisi-HİS:
Kurucusu Ahmet Yönlüer’dir. Yönlüer geçmişte Rauf Denktaş’ın İslam ülkeleri danışmanlığı ve Sağlık Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü resmi görevlerinde bulundu ve 2005 yılında KKTC din işleri başkanlığına atandı. Yönlüer’in siyasi geçmişinde 2001 yılında Gönyeli bağımsız belediye başkanı adayılığı ve 2003 yılında DP Lefkoşa milletvekili adaylıkları da bulunmaktadır. Yönlüer 1994 yılında Gönyeli Spor’un başkanı iken adaya dönemin İstanbul B.Şehir belediye başkanı R.Tayyip Erdoğan’ı getirmiştir. Bu Erdoğan ile ilişkilerinin başlamasına vesile olan gelişme olarak belirtilmektedir. Türkiye’de Ak Partinin iktidara gelmesinden sonra adada R.Tayyip Erdoğan’a en yakın isimlerden birisi olarak anılmaktadır.
 
2007 yılında CTP-DP koalisyon iktidarını yıkan ve yerine ÖRP’nin ve dolayısıyla CTP-ÖRP iktidarının kurulmasına sebep olan hükümet yıkılması ve yeni hükümet kurulması olayında perde gerisinde ki etkin iknacı kişinin Ahmet Yönlüer olduğu bilinmektedir.
 
Ancak ÖRP’nin kurulmasından sonra parti içinde kurulan dengeler kendisini rahatsız etmiş bu dengelere Türkiye’nin de rıza göstermesi sebebiyle adada bilinen değim ile müftülükten yani din işleri başkanlığından istifa ederek yeni bir siyasi hareket oluşturmaya karar vermiş ve HİS partiyi kurmuştur. Yönlüer HİS’i yeni kurmuş olması sebebiyle öncelikle seçimlere birlikte girebileceği bir parti aramış ve bu konuda UBP ile görüşmelerde bulunmuştur. Ancak anlaşma sağlanamayınca partisini tek başına seçimlere sokmuştur. Kısa süre içerisinde katıldığı seçimlerde üstün bir performans sergilese de bu performansı sonuçlara yansıtmayı başaramamıştır.
 
Genel İzlenimlere dair notlar:
 
KKTC’de her köyde bir camiinin bulunduğu dikkatlerimizden kaçmadı. Ancak buna rağmen adada manevi eğitime dönük bir programın uygulanmamış olması hatta camilerde bile çocuklara Kur’an öğretilmesinin önünde engeller bulunması dikkat çekicidir.
 
Bunun yanında özellikle 1963 yılından 1974 barış harekâtına kadar geçen süre içerisinde Rumların her türlü taşkınlık, saldırı ve katliamlarına maruz kalmış bir milletin yeni yetişen genç neslinin bu zulümlerden habersiz büyüdüğünü müşahede ettiğimizi belirtmek isterim. Bu ise adada milli bilincin ne kadar aşındığını ve verilen tarih eğitiminin şuur derinliğinden ne kadar yoksun olduğunu anlatmamız için yeterde artar bile.
 
Ayrıca özellikle adanın birleşik Kıbrıs şeklinde tek devlete dönüştürülmesi anlamına gelen yes be annem-Annan referandumunda barış harekâtı öncesinde Rum çetelerinin en fazla insanımızı şehit ettiği Taşkent isimli bir köyde bile Annan planına %80 evet oyu çıktığını da hayretler içinde dinlediğimi ifade etmek isterim. Zira ekonomik refah elde etme hayaliyle verilen bu oylar yetişkinler de de dedelerinin kanının neden aktığı ve neden şehit edildiğini bile unutturacak derecede bir bilinç aşınmasının olduğunu göstermektedir.
 
Adada özellikle Güzelyurt ilçesi ve civarında narenciye üretimi bulunmaktadır. Ada ekonomisi büyük oranda turizme dayalıdır. Gazino, kumarhane, gece kulüpleri ve otellerin sayısı bunun en güzel göstergesidir. Adada  sanayi bulunmamakla birlikte  üniversiteleri bacasız sanayi olarak kabul edilebilir.Adada birisi ODTÜ'ye ait 6 üniversitede 46 bin civarında öğrenci eğitim görmektedir. Ancak özellikle yabancıların adaya olan ilgisinin artması emlak ve inşaat sektörünü de adanın yükselen yıldızı yapmış durumda.
 
En büyük işveren KKTC devletidir. Bu sebeple devlete dayalı bir iş sahibi olmak büyük önem arz etmektedir. Kamuda çalışma saatleri de oldukça kısa olmakla birlikte özellikle yazın sıcağa dayalı çalışma saatleri mesaiyi yok denecek kadar aza indirmektedir. Hayat pahalı olmakla birlikte verilen memur maaşı ve  ücretlerde yüksektir. Halkın genel yaşantısında stressiz bir hayatın varlığı dikkat çekmektedir. Şehirleşme ve bayındırlaşma konularında ciddi bir gerilik göze çarpmaktadır. Şehir içerisinde toplu taşıma sistemi bulunmamaktadır. Zira büyük oranda herkesin mutlaka bir binek aracı bulunmaktadır. Trafik İngiliz sistemiyle sağdan akmaktadır. Taksilerinin büyük çoğunluğu bile Mercedes. Araba fiyatları ve benzin Türkiye’ye göre daha ucuz.
 
Adada Kıbrıs doğumlu olanların kendilerini ayrıcalıklı saydıklarını ve sonradan göç yolu ile gelerek vatandaş olanların ise adeta 2.sınıf vatandaş gibi görüldüğünü de hissetmemek mümkün değil.
 
Adanın en büyük sivil toplum kuruluşu Evrensel Sevgi ve Kardeşlik Derneği, kısa adıyla ESKAD’tır. Adada birçok mili ve manevi çalışmanın başlaması onların eseri. Gittiğimiz her yerde hatta en ücra köyde bile bunu hissettik. Çalışma alanlarını ilkokul çocukları, lise ve üniversite  öğrencileri, halka ve ihtiyaç sahibi olan kesimlere hizmet götürmek üzere çok farklı alanlara yaymayı başarmış durumdalar. İdari kadrolarındaki azim ve kararlılık göğsümüzü kabarttı. Yapacakları daha başarılı çalışmalarla adada manevi fethide taçlandıracaklarına inanıyorum.

ŞU BİZİM KIBRIS VE SEÇİMLER 23.04.2009

YENİCE İÇİN ÇIKIŞ YOLU-2  03.01.2009
YOLA DOĞRU DEVAM ETMEK 30.07.2008
YENİCE NASIL KURTULUR ?  20.05.2008
BİR ÇIKIŞ YOLU: TIBBİ VE KOZMETİK BİTKİLERİ  10.04.2008
SICAK PARA SOĞUK KRİZ 03.02.2008
PAKİSTAN’DA KAOS KİMİN İŞİNE YARAR? 01.01.2008
TAYLAND GEZİ NOTLARI 17.02.2007
ÇİN İZLENİMLERİM 03.12.2007
GELİN 1915 OLAYLARI KADAR 1918 OLAYLARINI DA KONUŞALIM 24.10.2007
ŞEHİR LOBİCİLİĞİ 22.09.2007
BÖLGE SANAYİİNİN TÜRKİYE LİSTESİNDEKİ YERİ 24.8.2007

KARABÜK-NE YAPILMALI 27.07.2007